- Dolar: 32.1715 - Euro 34.9020
EUR Alış: 34.9020
EUR Satış: 35.0419

Barınma Hakkı

… Birleşmiş Milletler’in çalışmalarına göre, dünya genelinde tahminen 100 milyon insanın bir evi yok. Ve dörtte biri sağlıklarına, güvenliklerine ve refahlarına zararlı koşullarda yaşıyor. Bu konuda yapılan bir araştırma, uygun fiyatlı konut eksikliği, düşük gelirli çalışanları işlerinden daha uzakta yaşamaya zorlayarak “uzun ve maliyetli yolculuklar gerektirerek üretkenliği azaltıyor” diyor.
Peki, Türkiye’de nasıl bir tablo var ve çıkış yöntemi olarak ne görülüyor? …


  • Sonnur Baş - Eylül 16, 2022 -




Konut ve barınma hakkı sorunları, günümüzde sadece Türkiye’nin değil, pek çok dünya ülkesinin gündemini meşgul ediyor. Aslında yeme-içme gibi sahip olduğumuz en temel haklardan biri olan barınma hakkı, nedense çok büyük krizlerin ve çıkmazların içine girmiş durumda. Yurtta kalmak, kiraya çıkmak, ev satın almak çok daha zor, çok daha pahalı, çok daha yorucu.
Barınma temel bir insan ihtiyacı. Ancak satın almak veya kiralamak için uygun fiyatlı konut eksikliği, küresel bir konut krizini körüklüyor. Dünya Bankası’nın verilerine göre, 2025 yılına kadar 1,6 milyar insanın küresel konut sıkıntısından etkilenmesi bekleniyor. Uluslararası Para Fonu’nun verilerine göre ise, çoğu ülkede konut maliyeti gelirlerden daha hızlı arttı. Dünya çapında 200 şehir üzerinde yapılan bir araştırmada, ortalama ev maliyetinin ortalama gelirin üç katından fazla olduğu, %90’ının yaşamak için uygun olmadığı bulundu.
Alıcılar ve kiracılar karantinalar sırasında daha fazla alan aradığı için COVID-19’un konut krizini daha da kötüleştirdiği düşünülüyor. Birçok ülkede tarihsel olarak düşük faiz oranları borç para almayı ucuz hale getirmesi de bu gidişatı körükledi.
Artan konut maliyetleri, insanların yiyecek, fatura, ulaşım ve ailelerine bakmak gibi diğer temel ihtiyaçlara harcayacak daha az parası olduğu anlamına geliyor. O yüzden geçinmek daha zor. Uygun olmayan konutlar da evsizliği körüklüyor. Birleşmiş Milletler’in çalışmalarına göre, dünya genelinde tahminen 100 milyon insanın bir evi yok. Ve dörtte biri sağlıklarına, güvenliklerine ve refahlarına zararlı koşullarda yaşıyor. Bu konuda yapılan bir araştırma, uygun fiyatlı konut eksikliği, düşük gelirli çalışanları işlerinden daha uzakta yaşamaya zorlayarak “uzun ve maliyetli yolculuklar gerektirerek üretkenliği azaltıyor” diyor.
Peki, Türkiye’de nasıl bir tablo var ve çıkış yöntemi olarak ne görülüyor?
Öncelikle özellikle büyükşehirlerde durum iyice kontrol edilemez bir vaziyet aldı. İstanbul Planlama Ajansı’nın rapor ve analizlerine göre; Merkez Bankası verileri incelendiğinde 2012 yılından beri artış gösteren konut fiyat endeksinin 2020 yılı sonrası hızla yükseldiği, İstanbul’da konut fiyat endeksinin 2022 Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %106,3 arttığı görülüyor. Knight Frank Uluslararası Konut Fiyat Endeksi’ne göre Türkiye, nominal konut fiyat artışı bakımından yıllık %59 oranıyla dünyada ilk sırada geliyor. Türkiye’yi takip eden Yeni Zelanda, Slovakya içinse bu oranlar %30’un altında kalmakta. Aynı zamanda, OECD verilerine göre, nominal konut fiyatı Türkiye’de en yüksek endeks skoruna sahip.
Enflasyon ve yüksek kur problemlerinin hayatımızdaki her kanala etkisi olduğu gibi inşaat sektörüne de etkisi var. Üretim maliyetlerinin yükselmesi, inşaatların tamamlanmasını yavaşlatıp yeni inşaatların yapılmasını zorlaştırabiliyor. Bu sebeple yeni konut arzında yaşanan dengesizlikler, konut fiyatlarının yukarı yönlü seyretmesinde önemli sebeplerden biri olarak öne çıkıyor.
Daha önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, kullanılmayan ofislerin eve dönüştürülmesi ve konut arzının arttırılması yönünde bir yönetmelik yayınlandı. Ancak kullanılmayan ofislerin bulunduğu bölgeler itibariyle iş yerlerinin merkezinde olması, mesai saatlerine bağlı trafiğe çok ciddi etkilerde bulunuyor. İPA’nın analizlerine göre İstanbul’da Maslak gibi iş lokasyonlarında ev arzını bir anda arttırmak, bölgedeki trafiği yüzde %70 oranında arttırıyor.
Yine birkaç ay önce duyurusu yapılan konut kredilerinde faiz indirimi ise, enflasyon ve döviz kuru gibi ciddi problemlerin olduğu bir ortamda istenilen sonucu vermekten çok uzak kaldı ve kalıcı bir çözüm üretemedi. Türkiye şu an diğer makroekonomik sıkıntıların bir sonucu olarak konut krizi problemine hapsolmuş durumda. Sadece inşaat sektörü ya da sadece konut kredileri göz önüne alınarak yapılacak küçük hamleler, sorunu çözmekten çok uzakta kalacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir





İlginizi Çekebilir

  • Konuk Yazar
  • Mayıs 18, 2024
ZAMAN HER ŞEYİN İLACI MIDIR?
  • Mehmet Nergiz
  • Mayıs 18, 2024
Latmos Dağlarında Bayram
  • Mehmet Nergiz
  • Mayıs 18, 2024
Şeker Gibi Bayram
  • Oktay Çayırlı
  • Nisan 1, 2024
Kısa bir seçim analizi