- Dolar: 32.1715 - Euro 34.9020
EUR Alış: 34.9020
EUR Satış: 35.0419

Muhasebecilik Mesleğinin Tarihçesi, Önemi, Sorunları ve Geleceği

Muhasebeci, mükellef ile anlaşmasında sadece defter tutmaktan kaynaklı ücret almaktadır. Defter tutma ücreti dışında, yukarı saydığımız kurum ve kuruluşların talebini karşılamak için fazladan zaman, bilgi, deneyim ihtiyacı doğmaktadır. Tabii ki bununda bir bedeli olmaktadır. Ancak günümüzde bu tip, defter tutma dışında yapılan kurum ve kuruluş talepleri için yapılan işlerden belki %5’inin ücretini almaktadır. Hele son yıllarda her kurumda “e” uygulamalar, bu iş yükünü daha da artırmıştır. E-Defter, E-Mükellef, E-Fatura, E-Devlet eeeee …


  • Mehmet Çayırlı - Ağustos 31, 2022 -




Merhaba Sevgili Dostlar ve Okurlarım,

Sevgili okurlar toplumda genel olarak MUHASEBECİ olarak bilinen bu meslek, resmi anlamda SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR olarak tanımlanmaktadır. Bu meslek 01.06.1989 tarihinde 3568 Sayılı Kanun ile yetkilendirilmiştir. Bu tarihten itibaren SERBEST MUHASEBECİ, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR ve YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR olarak 3 ana dala bölünmüş, ilerleyen tarihlerde SERBEST MUHASEBECİ ile SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK geçiş sınavları ile birleştirilmeye çalıştırılmıştır. Günümüzde az da olsa serbest muhasebeci unvanını devam ettiren çok az meslek mensubu kalmıştır. Bu yazımızda daha çok SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR mesleğini irdeleyeceğiz.

SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR ne işi yapar?

Bu meslek ekonominin can damarlarını işleten Devlet ile Vatandaş arasında bağ kuran bir meslektir.  Devletin ana gelir kaynağı vergidir. Vergi sayesinde hükümetler icraat ve hizmet yapar. Her Vergi Dairesi girişinde “Vergilendirilmiş Kazanç Kutsaldır” yazısını görürüz. Vergi olmadan, ne devlet hizmet yapabilir, ne de vatandaş olarak hizmet alabiliriz. Yani kısacası anahtar kelime VERGİ’dir.

Günümüzde SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK mesleği; gerçek ya da tüzel kişilerin ve kurumların hesap bilgilerini düzenler, analiz eder, varlık, borç ve sermaye hesabı girişlerini yapar. Kısacası Esnaf, Tüccar, Şirket, Kooperatif, KİT, İktisadi İşletmeler vs. gibi işletmelerin ticari kazancını, serbest meslek kazancını, zirai kazancını ve kurum kazancını belirlemek için gelir-giderlerinin hesabını yapar, yasal defterlerini tutar, devlet karşısında yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlar.

Oysa sadece VERGİ olarak anılsa da, Sosyal Güvenlik, Bankalar, Firmalar, Bakanlıklar,  Odalar, Noterler vs gibi birçok kurum ve kuruluşların veri tabanı bilgi ihtiyaçlarını bu meslek sayesinde alır.

Günümüzde bu mesleğin kapsamı o kadar genişlemiştir ki, tüm kurumlar bu mesleklerin bilgisine başvurmak durumdadır. Örneğin, ticaret ile uğraşmak isteyen bir vatandaş muhasebeciye yönlendirilir. Yanında sigortalı işçi çalıştırmak ister ise Sosyal Güvenlik Kurumu, muhasebeciye yönlendirir. Odalar yasal olarak kaydolmak için muhasebecilere yönlendirilir. Bankalardan kredi almak istersen muhasebeciye yönlendirilirsin.  Noterde bir iş yapmak istersen sözleşme vs. muhasebeciye yönlendirilirsin. Defterler Gelir İdaresi Başkanlığınca inceleme istenirse muhasebeciye yönlendirilir. TÜİK, bilgileri muhasebecilerden alır. Birçok bakanlık, İl Müdürlüğü vs muhasebeci bilgilerine başvururlar. Aslında bu kurum ve kuruluşların birinci derece muhatabı MÜKELLEF yani VATANDAŞ’dır. Ancak ülkemizdeki vatandaş, yani mükellef bilgi deneyiminden dolayı “MUHASEBECİNE GİT O SANA SÖYLER, ANLATIR, YAPAR” diyerek muhasebecilere yönlendirilir. Mükellefin Vergi Dairesi, Odalar, Noterler, Bankalar, İl Müdürlükleri, Bakanlıklar, Belediyeler, Sosyal Güvenlik Kurumu vs diye devam kurumlar, gelen vatandaşların taleplerini muhasebeciler aracılığı ile yaparlar.

Tabii hâl böyle olunca muhasebecilik mesleğinin kapsamı çok geniş olmaktadır. Oysa muhasebeci, mükellef ile anlaşmasında sadece defter tutmaktan kaynaklı ücret almaktadır. Defter tutma ücreti dışında, yukarı saydığımız kurum ve kuruluşların talebini karşılamak için fazladan zaman, bilgi, deneyim ihtiyacı doğmaktadır. Tabii ki bununda bir bedeli olmaktadır. Ancak günümüzde bu tip, defter tutma dışında yapılan kurum ve kuruluş talepleri için yapılan işlerden belki %5’inin ücretini almaktadır. Hele son yıllarda her kurumda “e” uygulamalar, bu iş yükünü daha da artırmıştır. E-Defter, E-Mükellef, E-Fatura, E-Devlet eeeee…. diye devam eden bilgi ve teknoloji çağı uygulamaları muhasebecilerin temel sorunu haline gelmiştir. Mükellef ve Vatandaş bu “e” uygulamaları anlayamamakta, kurum ve kuruluşlar, daireler vs. de muhasebecilere yönlendirmek zorunda kalmaktadırlar.

Peki, bu sorunlar nasıl çözülür?

Çözüm nedir?

  1. Her alanda mükellef ve vatandaş eğitimden geçirilmelidir. Örneğin market açmak isteyen bir vatandaş, fatura nasıl kesilir, basit kâr-zarar hesabı nasıl yapılır, e uygulama eğitimleri vs. gibi konularda bağlı olduğu meslek odalarınca eğitimden geçirilip, daha sonra vergi kaydı yaptırmalıdır. Ama bizde ise iş tam tersidir. Önce vergi kaydı, sonra meslek odası kaydı. Her hangi bir ticaret ile ilgili bir eğitim verilmemektedir. Kısacası vatandaş-mükellef yapacağı iş kolu ile ilgili eğitimden geçirilmelidir. Zaman zaman da güncel uygulamalar ile ilgili zorunlu seminer, panel vs katılmalıdır.
  2. Muhasebecilik mesleğindeki geniş kapsam, uzmanlaştırma yöntemleri ile daraltılmalıdır. Örneğin bundan 50 sene önce bir tane doktor olurdu! Başımız ağrısa, ayağımız kırılsa, karnımız ağrısa bir doktora gidilirdi. Tıp sektöründe uzmanlaşmaya gidilerek, günümüzde belki 50 çeşit doktorluk branşı oluşmuştur. Göz, Kulak-Burun-Boğaz, Dâhiliye, Ortopedi vs… Muhasebe sektöründe de, tıpkı sağlık sektöründe olduğu gibi uzmanlaşarak, yeni dallar açılmalıdır. Mesela İthalat-İhracat Kanunu Muhasebecisi, Şirketler Kanunu Muhasebecisi, Kooperatif Kanunu Muhasebecisi, Belediyeler Kanununu Muhasebeci, Sosyal Güvenlik Kanunu Muhasebeci gibi yapılabilir. Bununla ilgili yaşadığım bir olayı da anlatmak isterim. Zamanın birinde bir mükellefimin defterleri SGK tarafından incelemeye alındı. İş müfettişi gerekli incelemeler neticesinde küçük de olsa bir ceza yazdı. Müfettiş arkadaşın dediği cümle şu oldu “Siz muhasebeciler birçok kanundan anlarsınız ama hiç bir kanunu %100 anlamazsınız. Çünkü anlama şansınız da yok, imkânı da yok! Çünkü mesleğinizin kapsamı çok geniş. Ben SGK müfettişiyim, İş Kanununu en ince ayrıntısına kadar bilirim. Çünkü bununla ilgili uzmanlık eğitimi aldım. Ancak siz muhasebeciler her kanundan anlarsınız, ancak %100 bilmezsiniz” demiş idi. Evet doğru mu? Doğru. O Yüzden bu meslek acilen branşlaşmaya gitmelidir.
  3. SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR meslek mensupları işledikleri suçlardan dolayı 657 sayılı devlet memurları kanuna göre yargılanır. Oysa Devletin mesleğe ekonomik hiç bir katkısı yoktur. Tamamen ekonomisini mükellefinden almaktadır. Bunu çözmek için AB ülkelerinin bazılarında olduğu gibi, bizde de Noterler gibi Yarı Kamu-Yarı Özel kişiliğe kavuşturulmalıdır. Bununla ilgili Maliye Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve ilgili Bakanlıklar ile TÜRMOB (Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği) arasında uyum yasaları yapılarak, YARI ÖZEL-YARI KAMU tarzda Noterler Birliği gibi yapılmalıdır. Bu sayede muhasebeciler arasında HAKSIZ REKABET, TAHSİLAT SORUNU, DÜŞÜK ÜCRET, ADİL MÜKELLEF DAĞILIMI vs gibi konuları çözüleceği düşüncesindeyim. Bu yapıldığında hem Muhasebe mesleği kalite standardı, meslek mensupları arasında gelir adaleti dağılımı, tahsilat sorunu, haksız rekabetin önüne geçilmesi, mesleğin çeşitli dallara ayrılarak uzmanlaştırılması ile hak ettiği yere geleceği inancındayım.

Yoksa biz Serbest Muhasebeci Mali Müşavir meslek mensupları olarak hâla şu 21’inci yüzyılda düşük muhasebe ücretleri, haksız rekabet konuları, uzmanlaşma olmadığından dolayı angarya olarak gördüğümüz işlerin ücretsiz yapılmaları ile uğraşıp gideriz. Bizim ücretsiz yaptığımız işlerden dolayı, kurum ve kuruluşlar ekonomik değer sağlarken, asıl emek sarf eden bizler,  birbirimize sorunları anlatmaya devam eder gideriz.

Bu işin çözümü için hem siyasi irade, hem meslek mensupları iradesi, hem de mükellef iradesi bir araya gelerek çözüm bulunmalıdır.

Evet değerli dostlar sözün kısası Mükellef – Kurum ve Muhasebe Camiası olarak;

1- MÜKELLEF EĞİTİMLERİ

2- MESLEKTE UZMANLAŞMA VE BRANŞLAŞMA

3-MESLEKTE BİRLİK İÇİN YARI ÖZEL-YARI KAMU FORMÜLÜ ile tüm bu camia sorunlarının çözüleceği kanaati düşüncesi ile bu sayımızı kapatmak istiyorum.

Bir sonraki köşemizde buluşma dileği ile hoşça kalın, sağlıcakla kalın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir





İlginizi Çekebilir

  • Konuk Yazar
  • Mayıs 18, 2024
ZAMAN HER ŞEYİN İLACI MIDIR?
  • Mehmet Nergiz
  • Mayıs 18, 2024
Latmos Dağlarında Bayram
  • Mehmet Nergiz
  • Mayıs 18, 2024
Şeker Gibi Bayram
  • Oktay Çayırlı
  • Nisan 1, 2024
Kısa bir seçim analizi