- Dolar: 32.1715 - Euro 34.9020
EUR Alış: 34.9020
EUR Satış: 35.0419

2023’e Doğru

Büyük şair Tevfik Fikret’in 1912 yılında yazdığı bu şiir, büyük umutlarla başa geçen ama çok büyük hayal kırıklığı yaşatan İttihat ve Terakki’nin meclisi kapatması üzerine yazılmıştır. Şiirde, eleştirdiği ve başa geçtiğinde değiştirme sözü verdiği tüm uygulamaları aynı şekliyle devam ettiren İttihat ve Terakki Cemiyetinin eleştirisi yapılmış ve yaşattığı hayal kırıklığı anlatılmıştır.


  • Özlem B. Seren - Ocak 1, 2023 -




Doksan Beşe Doğru

Bir devr-i şeamet, yine çiğnendi yeminler;
Çiğnendi, yazık, milletin ümmid-i bülendi!
Kanun diye topraklara sürtündü cebinler;
Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi…
Bihude figanlar yine, bihude eninler.

Eyvah! otuz üç yıl o zehir giryeleriyle,
Hüsranları, buhranları, ehvali, melali,
Amal-ü devahisi ve sulh-ü seferiyle ki
Bir sel gibi akmış, mütevekkil, mütehali.
Yazsın bunu tarih-i iber hatt-ı zeriyle!

Ey bir dem-i rüya gibi geçmiş kara günler,
Bir lahza edin seyr-i cahiminizi tekrar,
Dönsün bize o derin nazra-i muğber.
Heyhat! otuz üç yıl, otuz üç yıl bütün ekdar
Heyhat! ne bir ders, ne bir fikr-i mukarrer

Silmez fakat elvahını tarih-i muanit,
Doksan beşi aç! gölgesi bir tac-ı harisin
Saklar mütelaşi, mütereddit, mütemerrit
Evca-ı şebengizini bir yevm-i habisin.
Hala o vesavis, o desayis, o mefasit.

Hala o şebin zeyl-i temadisi bu ezlam,
Hala o cehalet, o tecahül ve o techil,
Hala vatan hissesi bir tude-i alam,
Hala düşünen başlara hep latme-i tenkil,
Hala sırıtan dişlere hep lokma-i inam!

Hala tarafiyyet, hasebiyyet, nesebiyyet,
Hala: ‘bu senindir, bu benim! ’ kısmeti cari,
Hala gazap altında hakikatle hamiyyet.
Hep dünkü terennüm, sayıdan, saygıdan ari;
Son nağmesi yalnız: yaşasın sevgili millet!

Millet yaşamaz, hakka tahassürle solurken
Sussun diye vicdanına yumruklar inerse;
Millet yaşamaz, meclisi müstahkar olurken
İğfal ile, tehdit ile titrer ve sinerse;
Millet yaşamaz maşer-i millet boğulurken!

Kanun diyoruz; nerde o mescud-i muhayyel?
Düşman diyoruz nerde bu? hariçte mi, biz mi?
Hürriyetimiz var, diyoruz, şanlı, mübeccel,
Düşman bize kanun mu? ya hürriyetimiz mi?
Bir hamlede biz bunları, kahrettik en evvel.

Bir hamle-i mahnum-i tagallüple değiştik
Hürriyeti şahsiyyete, kanunu gurura,
Heyhat! otuz üç yıl geri düştük ve mühlik
Yoldan şu nedametli ve gafletli mürura
Bişüphe o humma-yi cünun oldu muharrik.

Ey millete bir sille olan darbe-i münker,
Ey hürmeti kanunu tepen sadme-i bidad,
Milliyeti, kanunu mukaddes tanıyan her
Vicdan seni lanetle, mezelletle eder yad…

Düşsün sana meyyal-i tahakküm eğilen ser
Kopsun seni –bir hak diye- alkışlıyan eller
1912

Tevfik Fikret

Doksan Beşe Doğru Günümüz Türkçesi:

Uğursuz bir devir, yine çiğnendi yeminler
Çiğnendi, yazık, milletin yüce ümidi
Kanun diye topraklara sürtüldü alınlar
Kanun diye, kanun diye, kanun tepelendi…
Boşuna sızlanmak yine, boşuna (bu) inleyişler

Eyvah! Otuz üç yıl o zehirli gözyaşlarıyla
Hüsranları, buhranları, korkuları, sıkıntıları
Beklentileri, yıkımları, barış ve zaferiyle
Çaresiz bir kabullenmeyle boşa akmış sel gibi
İbret için yazsın bunu altın harflerle tarih

Ey bir rüya zamanı gibi geçmiş kara günler
Bir an çıkın o cehennemden yolculuğa tekrar
Dönsün bize geçmiş, o derin küskün bakışlar
Yazık! Otuz üç yıl, otuz üç yıl bütün sıkıntılar
Yazık! Ne ders alabildik ne de bir fikrimiz var

İnatçı tarih yazdıklarını silmez fakat
Doksan beşi aç (ki) gölgesi açgözlü bir tacın
Saklar telaşlı, tereddütlü, inatçı (ve)
Uğursuz bir baykuşun karanlık gece işlerini
Hâlâ o kuruntular, o hileler, o bozguncu kargaşa…

Hâlâ o gecenin devamıdır bu karanlık;
Hâlâ o cahillik, o bilmezlikten gelme ve (herkesi) cahil görme
Hâlâ vatan evlatlarına düşen bir keder yığını;
Hâlâ düşünen başları tokatlayarak sindirme
Hâlâ sırıtan dişleri (yüzsüzleri) hep bir lokma susturacak

Hâlâ yan tutma, soyu sopu gözetip kayırma
Hâlâ “Bu senindir, bu benim!” ortaklığı yürürlükte
Hâlâ o öfke ezer gerçekle yurtseverliği…
Hep dünkü bayat laflar, sayıdan saygıdan arınmış;
Son nağmesi sadece: Yaşasın sevgili millet!

Millet yaşamaz, hakka hasretle solurken
Sussun diye vicdanına yumruklar inerse;
Millet yaşamaz, Meclis aşağılanırken
Aldatma ve tehdit ile titrer ve sinerse;
Millet yaşamaz, tüm millet boğulurken

Kanun diyoruz, nerde o tasarladığımız secde edilesi güç
Düşman diyoruz, nerde, dışarıda mı, (yoksa) biz miyiz?
Hürriyetimiz var diyoruz, şanlı, yüce;
Bize düşman olan kanun mu yoksa hürriyetimiz mi?
Biz ilk önce bunları yok ettik bir hamlede

Zorbalığın hastalıklı, gözü dönmüş atılışı ile değiştik
Özgürlüğü kişisel güce, kanunu da benlik duygusuna
Yazık! Otuz üç yıl geri düştük ve bu korkunç
Yoldan, (bizi) şu pişmanlık dolu ve aymazlık geçitten
Geçiren (de) şüphesiz işte bu çılgınlık nöbetidir

Ey millete bir tokat gibi inen (bu) kabul edilmez darbe
Ey kanuna saygıyı tepen adaletsiz vuruş
Milletin varlığını, kanunu kutsal sayan her
Vicdan seni alçaklıkla anacak
Düşsün, zorbalık karşısında sana eğilen başlar
Kopsun seni hak diye alkışlayan eller!

Tevfik Fikret (1912)

Büyük şair Tevfik Fikret’in 1912 yılında yazdığı bu şiir, büyük umutlarla başa geçen ama çok büyük hayal kırıklığı yaşatan İttihat ve Terakki’nin meclisi kapatması üzerine yazılmıştır. Şiirde, eleştirdiği ve başa geçtiğinde değiştirme sözü verdiği tüm uygulamaları aynı şekliyle devam ettiren İttihat ve Terakki Cemiyetinin eleştirisi yapılmış ve yaşattığı hayal kırıklığı anlatılmıştır. 1912’den 2022’ye… 20 yıl öncesinde eleştirdiği her şeyi ayniyle ve hatta misli misli fazlasıyla yapmaya devam eden iktidarla 100 yıl öncesinin iktidarı arasında sadece ben mi aynılık görüyorum? Tarih gerçekten tekerrürden mi ibaret? Ya da geçen 110 yıla rağmen bu ülke durduğu yerde durmaya devam mı ediyor, bir milim ilerlemeden! Ne olacak bu gidişin pardon gidemeyişin sonu?
21. yy’da hala adam kayırma, hala toplumun değil bireyin, zümrenin menfaatine uygun kanunlar, zorbalık, gözü dönmüşlük, istibdat, hileler, cahillik, dış güçler masalı, din tüccarlığı… yok 1912’den farkımız. Öyleyse boşa mı kuruldu Türkiye Cumhuriyeti? Onca kan boşa mı aktı? Mustafa Kemal, arkadaşları ve bu kadim millet boşuna mı dişiyle tırnağıyla attı bu ülkenin temellerini? Şapkayı önümüze koyup düşünmenin vakti geldi de geçiyor! Namık Kemal’in dizelerini haykırmanın vaktidir artık:
Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletden
Günümüz Türkçesiyle:
(Ey yaralı kükreyen aslan! Senin gezdiğin güzel sahrâlar zulmün köpeklerine kaldı, artık gaflet uykusundan uyan!)
Tüm bu çöküş, pespayelik, çürüme ve umutsuzluklarla yılı kapatırken yeni yılın ülkemiz için büyük bir yeniden doğuş getirmesi dileklerimle.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir





İlginizi Çekebilir

  • Konuk Yazar
  • Mayıs 18, 2024
ZAMAN HER ŞEYİN İLACI MIDIR?
  • Mehmet Nergiz
  • Mayıs 18, 2024
Latmos Dağlarında Bayram
  • Mehmet Nergiz
  • Mayıs 18, 2024
Şeker Gibi Bayram
  • Oktay Çayırlı
  • Nisan 1, 2024
Kısa bir seçim analizi