Umudun Cumhuriyeti

29 Ekim 2021…
‘Merhaba Milas’ başlığıyla çıktığımız yayın hayatımızda, neden ‘Umut Milas’ dediğimizi yakın tarihte yaşanan olaylardan anekdotlar aktararak siz değerli okuyucularımıza anlatmış ve “Tüm zorluklara, tüm acılara, tüm karamsarlıklara karşı en büyük gücümüz umudumuz olsun.” sözüyle özetlemiştik anlattıklarımızı.
*
29 Ekim 2022…
Cumhuriyetimiz 99, Umut Milas 1 yaşında.
Asırlık çınar cumhuriyetimizin bizlere verdiği cesaretin sonucunda ortaya çıkan gazetemiz sosyal medya üzerinden de bir yıldır aralıksız yayın hayatına devam ediyor.
Zorluklar, tartışmalar, çelişkiler içerisinde geçen ancak her bir paydaşının aşırı emekle yoğrulmuş çalışmalarının sonucunda tamamladığımız birinci yılımızı ‘nakış gibi işledik’ dersek emin olun hiç abartmış sayılmayız.
Yolun daha çok başındayız ve uzun bir yoldayız.
Güçlüyüz, sabırlıyız, inatçıyız…
Hazıra konmuyoruz, emek harcıyoruz…
Yeniliklere açığız…
Eskilere saygılıyız…
Ahlaklıyız…
Çamur atmıyoruz, karalamıyoruz…
Doğruya eğri, eğriye doğru demiyoruz…
Her bir kalemimiz farklı, her bir kalemimiz güçlü…
Bu farklılıkların harmanıyla birlikte başardığımızı, birlikte daha güçlü olduğumuzu biliyoruz.
Dürüstçe yapılan her eleştiriye açığız. Dürüstçe sözünün altını bir kez daha çiziyoruz.
Atatürkçüyüz…
Atatürkçüyüz demekten gurur duyuyoruz…
*
Geçen bir yıl içerisinde sosyal medya ve yazılı basın, sizlerle ortak buluşma yerimiz oldu.
Elde edilen bilgiyi dumanı üstündeyken geniş kitlelere ulaştırmayı sağlayan sosyal medyanın büyük güce sahip olduğunu tartışmasız kabul etmekle birlikte size önce neden ‘yazılı basın’da ısrar ettiğimizi, sonrasında ise neden ‘umudun cumhuriyeti’ dediğimizi açıklamak istiyoruz.
Neden yazılı basın?
Cevabımız çok basit.
Çünkü seviyoruz kitapları, kitap kokusunu.
Çünkü seviyoruz dokunmayı, hissetmeyi.
*
‘Umudun Cumhuriyeti’ başlığıyla selamlıyoruz birinci yılımızda sizleri.
Geçen bir yıl içerisinde hayatımızda neler değişti, neler aynı kaldı gibi klasik bir yaklaşıma girmeyeceğiz.
Bizim sorunsalımız nedenler üzerine kurulu.
Bir kesimin, o bir kesime mensup kişilerin cumhuriyete neden inatla kötü çocuk muamelesi yaptığını da açıklamaya çalışmayacağız bu seferlik.
Neden sımsıkı sarılmalıyız cumhuriyetin bizlere kazandırdığı değerlere? Asıl soru bu olmalı!
Biz inanıyoruz ki, bu soruyu anlamalı, anlamlandırmalıyız öncelikle.
Verdiğimiz tüm cevapları da özümsemeliyiz / özümseyebilmeliyiz elbette.
*
Özgürlüktür çünkü cumhuriyet.
Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı herkestir.
Belli bir kesim değil, her kesimdir.
Sen, ben, o değil BİZ’dir.
Adalettir.
Herkese eşit işleyen adalet.
Kıyafetlerimizdir.
Ruhumuzun yansıması olan kıyafetlerimizdir.
Başı açık ya da kapalı fark etmez kadınlarımızın saçının her bir telidir.
Çocuk olmak, çocukluğumuzu yaşamaktır.
Velhasıl çocuklarımızın kahkahasıdır.
Üretmektir.
Tütündür, pamuktur.
Üreticidir.
Köylünün nasırlı elleri, yorgun bedenidir.
Üreticiye saygıdır.
Üretilenin değer görmesidir.
Fabrikalarımızdır. (Har vurup harman savurduğumuz, sattığımız fabrikalarımız.)
Siyasettir.
Siyaset yapabilmektir.
Haber yapma, haber alma özgürlüğüdür.
Düşünmek, düşündüğünü söylemektir.
Düşündüklerimizi dile getirmekten korkmamaktır.
Sokaklarda yürümektir, haykırmaktır.
El ele tutuşabilmektir.
Korkmamak, çekinmemektir.
Cinsiyet ayrımı yapmaksızın eğitimdir.
Kitaptır.
Birilerinin istediğini değil, kendi istediğimizi okumaktır.
Güvendir. Koşulsuz güven.
Aydınlık yarınlarımızdır.
Geleceğimizin teminatıdır.
Atatürk’tür.
Ve…
Umudunu yitirmemek, umut etmektir cumhuriyet.
*
Yaşasın cumhuriyet, doğum günün kutlu olsun cumhuriyet…