Bıktık Usandık…

Kaos ortamından, hamaset içeren konuşmalardan, dinin siyasete alet edilmesinden, halkı azarlayan siyasetçilerden, fırlatılan çaylardan, dağıtılan paralardan bıktık usandık.
Siyasetle harmanlanmış adaletten, sahip olamadığımız haklardan, kişiye göre işleyen hukuk sisteminden bıktık usandık.
Düşünce özgürlüğünün yok olmasından, yalakalardan, kişisel çıkarları uğruna bir o tarafa bir bu tarafa savrulan kaypaklardan bıktık usandık.
Bir satır okumadan fikir sahibi olduğunu sananlardan, salla başını al maaşını diyen vekillerden, eğitimi ayaklar altına alanlardan, sağlık sisteminin dengesini bozanlardan, vatandaşı bir kuruşa muhtaç edenlerden bıktık usandık.
Fabrikaları satanlardan, doğayı katledenlerden, tarımı bitirenlerden, üreticinin belini bükenlerden, taş üstüne taş koyduğunu sanıp bir de bunları lütuf gibi sunanlardan bıktık usandık.
Susturulan basından, susan basından, üç maymunu oynayanlardan, taraf olmak adına kantarın topuzunu kaçıranlardan, tüm olumsuzlukları göz ardı edip pembe tablo çizenlerden bıktık usandık.
Deprem oldu “asrın felaketi”, insanlar öldü “kader”, binalar yıkıldı “kader, madenciler öldü “kader planı” açıklamalarından bıktık usandık.
Her şeyi kadere bağlayan, zeytinyağı gibi üste çıkmayı marifet bilen, sütten çıkmış AK kaşık hükümetten bıktık usandık.
*
Sadece siyasetçilerden mi bıktık, HAYIR!..
OY’unu satan, vatanı hiçe sayan, koltuk sevdası olan, yaşananları görmeyen, hakaretleri duymayan, yarabbi şükür diyen vatandaşlardan da bıktık usandık.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bize kattığı değerleri reddedenlerden, milli bayramlarımızı yok etme çabasında olanlardan, kültürümüzü yozlaştıranlardan bıktık usandık.
Başı açık, başı kapalı, dindar, dinsiz, edepli, edepsiz, alevi, kürt sıfatlarından; bu sıfatlarla toplumu bölenlerden, din elden gidiyor söylemlerinden bıktık usandık.
Din, Allah’la kul arasındadır anlayın artık. Göstere göstere yapılan iyilikler, kamera önünde kılınan namazlar, süslü sofralarda yenilen yemeklerle şova dönüşen iftarlar anlamsızdır anlayın artık.

Özetle;
20 yıllık saltanattan bıktık usandık…
Ülke olarak kritik bir döneme girdik. Ya at gözlüklerimizi çıkarıp bu gidişata “DUR” diyeceğiz ya da daha önce olduğu gibi yitip gidenlerin üzerine yenilerinin eklenmesine göz yumacağız.
Bu noktada;
6’lı masa dağılmış, 5’li masa olmuş…
Kılıçdaroğlu yenilgiye doymamış…
Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu aday olsunmuş…
Meral Akşener neymiş, kimmiş, derdi neymiş?
Bunların hiçbirisi umrunuzda / umrumuzda olmasın!
Bu söylemler birilerinin ekmeğine yağ sürmesin, birilerini bıyık altından kıs kıs güldürmesin!
*
Çünkü;
Bitmiş bir ekonomi…
Bitmiş bir eğitim…
Bitmiş bir sağlık…
Bitmiş bir kültür…
Umutsuz insanlar…
Geleceğini görmeyen gençler…
Emin olun değişim için saymakla bitmeyecek sebep var.
*
Peki;
Hükümet değişince hayatımızda ne değişecek?
Sırf bu sorunun cevabını vermediği/veremediği için değişime karşı olanlar, “Kılıçdaroğlu gelsin ekonomiyi düzeltsin de görelim bakalım.”, “Deprem bölgesini 1 yılda ayağa kaldırsın da görelim bakalım.”, “Yıllardır yapılmayanı bunlar mı yapacak?” gibi basit ifadelerle toplumda olumsuz algı oluşturmaya çalışanlar karanlığa doğru yol aldığınızın farkına ne zaman varacaksınız? Hadi sizin tuzunuz bugün için kuru ama çocuklarınızın, torunlarınızın yarınlarını hiç mi düşünmüyorsunuz?
*
Bir baba çocuğuna umutla bakabilsin artık…
Bir anne çocuğunun geleceğinden endişe duymasın artık…
Gençlerimizin hayalleri yıkılmasın, sesine kulak verilsin artık…
İnsanı insan olduğu için sevmeyi öğrenelim artık…
Yaşamın tadına varalım artık…
Üretmenin tadına varalım artık…
Bilime kulak verelim, bilimle yolumuzu aydınlatalım artık…
Devletimiz baki kalsın ama hükümet değişsin artık.