- Umut Milas
- Ekim 28, 2025
Yükleniyor...
Bir zamanlar bu topraklarda gökyüzü karanlıktı.
ÖYKÜ TOPAL
Düşman postallarıyla ezilen sokaklarda umut susmuştu. Çocukların gülüşleri, anaların duaları yarım kalmış; gözlerde geleceğe dair ışık sönmeye yüz tutmuştu. Anadolu’nun yüreği acıyla çarpıyordu. Bir millet, küllerinden doğmayı bekliyordu. Tam o anda Samsun ufkunda bir adam belirdi. Yorgun ama dimdik, kararlı ama umut dolu bir yüz. O yüz, sadece bir kumandanın değil koskoca bir milletin kaderini değiştirecek bir liderin yüzüydü. Mustafa Kemal Atatürk’tü.
Mustafa Kemal’le birlikle milletin kalbine bir ateş düştü. O ateş Erzurum’un serin dağlarında harlandı, Sivas’ın karlı kışlarında büyüdü, Sakarya’da ve Dumlupınar’da bir güneşe dönüştü. O güneş 29 Ekim 1923 sabahında tüm karanlığı aydınlattı. Cumhuriyet ilan edildiğinde yalnızca yeni bir yönetim kurulmadı, bir millet küllerinden yeniden doğdu. Kadınların gözlerinde özgürlüğün parıltısı, çocukların ellerinde geleceğin ışığı, gençlerin yüreğinde sorumluluğun gururu vardı. Cumhuriyet alın teriyle, gözyaşlarıyla harmanlanmış kutsal bir mirastı. Ve bu miras, bir milletin varoluş senediydi, geçmişten geleceğe verilmiş sarsılmaz bir sözdü.
Kökleri yüz yıllık bir çınar gibi olan Cumhuriyetimizin sonsuzluğa temellerini atan Mehmetçikler, cephede göğüslerini siper ederken geride sevdiklerine su dizelerle sesleniyorlardı:
“Geceler buz tutsa da içimde sönmez ışığım
Bir hilal uğruna düştüm, toprak olsun kucağım
Ana, ağlama ardımdan zafer bizim olacak
Cumhuriyet doğarken ben sevdayla bakacağım yurduma…”
Şimdi ise serin bir ekim sabahındayız, dedem armasındaki al bayrağa gururla bakarak hilal uğruna dökülen kan, ter ve gözyaşlarını anlatıyor ve ben içimden her seferinde “Unutma bu özgürlük sana dedelerinden, atalarından miras. Bu mirası canı pahasına korumak ve yaşatma işi ise senindir” diye fısıldıyorum. Köklerini aileden alan bu koca yüzyıllık çınar, dallarını yarınlara uzatıyor.